Ozon Kirliliği Nedir? Canlıların Yaşamını Tehdit Ediyor Mu?

Ozon Kirliliği Nedir? Canlıların Yaşamını Tehdit Ediyor Mu?

Bilim insanları, ozon maruziyetindeki artış ile kısa süreli ölüm riski arasında bir ilişki buldular.

Bilim insanları, ozon maruziyetindeki artış ile kısa süreli ölüm riski arasında bir ilişki buldular.

Uluslararası bir bilim insaları ekibi, ozon maruziyetinin artması ile kısa süreli ölüm riski arasında bir ilişki bulmuştur.

BMJ'de ortaya çıkan bulgular, daha katı hava kirliliği politikalarının bu ölümleri önemli ölçüde azaltacağını göstermektedir.

Ozon Kirliliği Nedir?

Ozon, üç oksijen atomundan oluşan bir gaz türüdür.

ABD Çevre Koruma Dairesi'ne (EPA) göre, ozon nereden geldiğine bağlı olarak farklı sağlık etkilerine sahiptir.

Stratosferik ozon, dünyadaki yaşamın, güneşin ultraviyole radyasyonundan korunmasına yardımcı olur ve bu nedenle insan sağlığına bir fayda sağlar.

Bununla birlikte, yer seviyesindeki ozonun (GLO) çeşitli sağlık sorunları ile ilişkileri vardır. Özellikle yaşlı insanlar, çocuklar ve astım gibi akciğer hastalığı olan kişiler için tehlikelidir.

EPA'ya göre, kirlilik güneş ışığı ile reaksiyona girdiğinde GLO oluşur. Bu kirlilik, araç ve enerji santralleri gibi fosil yakıtları yakan, insan tarafından yaratılan kaynaklardan büyük oranda yanma sonucu ortaya çıkmaktadır.

Çalışmanın yazarlarına göre, “küresel ısınma ile ozon seviyelerinin artması beklenmektedir” ve bu nedenle uzmanlar, GLO ve sağlık sorunları arasındaki ilişkiyi tam olarak anlamalıdır.

Ozon Kirliliği Sonuçları

Çalışmanın yazarları, birçok çalışma, ozon maruziyetinin olumsuz sağlık etkilerini belgelemekle birlikte, sıklıkla neden olduğu kısa süreli ölümlerin artışına değinmediklerini belirtmektedir.

Bunun yerine, çalışmalar tipik olarak daha uzun vadeli genel olumsuz sağlık sorunlarına odaklanmıştır.

Hava kirliliği konusunda bir politika oluşturma söz konusu olduğunda, ozon maruziyetinin kısa vadeli etkilerinin ölçülmesi yararlı olabilir.

Hava kirliliği politikalarının dünya genelinde önemli ölçüde farklı olması nedeniyle bu özellikle önemlidir.

BMJ'deki makaleye göre, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), her metreküp ortam havası (100 μg / m3) başına 100 mikrogram ozon eşiği öneriyor, Avrupa Birliği (AB) bu rakamı 120 μg / m3'e koyuyor, Amerika Birleşik Devletleri 140 μg / m3 önerir ve son olarak Çin 160 μg / m3 önerir.

GLO'nun kısa süreli ölümler üzerindeki etkilerini anlayarak, çalışmanın yazarları, tutarlı ve kanıta dayalı politikanın dünya çapında önemli sayıda hayat kurtarabileceğini umuyor.

Ozon Kirliliği ve 6000'den Fazla Ölüm

Uluslararası ekip, ölüm sayılarına ve günlük çevresel etkilere odaklanarak 20 ülkedeki 406 şehirden gelen verilere baktı. 1985-2015 yılları arasında bir dönemi ele aldılar.

Günlük ortalama ozon seviyelerini, partikül tiplerini, ortam sıcaklığını ve kapsadıkları yerlerin her birindeki nemi belirleyerek, ozon seviyelerindeki değişiklikler ve kısa süreli ölümler arasındaki olası ilişkiyi belirleyebildiler.

Ekip, ozonda 2 gün boyunca 10 μg / m3'lük bir artışın, ölüm riskinin % 0.18 oranında arttığını buldu.

Bu, inceledikleri şehirlerde ozon hava kirliliğine atfedilen 6.262 ek ölüme eşittir.

Düşük Ozon Kirlilik Eşikleri

Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) alınan verilerden yararlanan ekip, yetkililerin hava kirliliği seviyelerini kaydettiği bir kentsel alanda yaşayan insanların % 80'inden fazlasının Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiye ettiği 100 μg / m3 eşiğinden daha yüksek hava kirliliği seviyelerine maruz kaldığını kaydediyor.

Bununla birlikte, ekip ayrıca WHO’ nun eşiğinin altındaki ozon seviyelerinin hala önemli sayıda ölümle ilişkilendirildiğini buldu.

Bu, sadece dünyadaki birçok ülkenin hava kirliliği standartlarına göre daha katı olması gerektiğini değil, aynı zamanda WHO’nun önerilen eşiklerini halk sağlığı yararına daha düşük hale getirebileceğini göstermektedir.

Çalışmanın arkasındaki ekip bazı sınırlamalara dikkat çekti: Çalışma gözlemseldir, bu da artan ozon seviyelerinin neden kısa süreli ölüm sayısını arttırdığını gösteremediği anlamına gelir.

Ayrıca, çalıştıkları yerlerin aralığı önceki çalışmalardan çok daha büyük ve tutarlı olsa da, yine de bazı boşluklar vardı. Örneğin, ankette dünya nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Afrika, Orta Doğu veya Güney Amerika'daki hiçbir şehir yer almıyordu.

Bununla birlikte, araştırma, hava kirliliğinin önemli zararlı sağlık etkileri olduğuna dair artan kanıtları desteklemektedir. İnsan kaynaklı küresel ısınma ozon seviyelerini daha da arttırdıkça bunların artması muhtemeldir.

 
 

Uzun Lafın Kısası 

 

Ozon kirliliği, atmosferdeki ozon tabakasının zarar görmesi veya azalması durumudur. Ozon tabakası, yüksek irtifalardaki atmosferde bulunan ozon moleküllerinden oluşan bir tabakadır ve güneşten gelen zararlı ultraviyole (UV) ışınlarının büyük bir kısmını emerek Dünya'yı korur.

 

Ancak, insan kaynaklı faaliyetler sonucunda atmosfere salınan bazı gazlar, ozon tabakasına zarar verir. Bu gazlar arasında kloroflorokarbonlar (CFC'ler), hidroflorokarbonlar (HFC'ler), hidrokloroflorokarbonlar (HCFC'ler) ve bazı endüstriyel kimyasallar bulunur. Bu gazlar, ozon moleküllerini parçalayarak ozon tabakasının incelmesine ve hasar görmesine neden olurlar.

 

Ozon kirliliği canlıların yaşamını tehdit edebilir. Çünkü ozon tabakası, UV-B ve UV-C gibi zararlı UV ışınlarının büyük bir kısmını emerek Dünya'ya ulaşmasını engeller. Bu ışınlar, cilt kanseri, göz rahatsızlıkları, bağışıklık sistemi sorunları ve bitki örtüsü üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Ayrıca, ozon tabakasının zarar görmesi, iklim değişikliği üzerinde de olumsuz etkilere sahip olabilir.

Yorumlar (0)
Henüz yorum yok
Görüşünüzü Paylaşın